O Ses Türkiye Final-Hasan Doğru

Eveeet.
Musmutlu bir pazar sabahından selamlar herkese..


Bugün blogtaki konuğum O Ses Türkiye'yi takip eden, etmeyen herkesin tanıdığı bildiği; sesinin güzelliğinin yanında çokta naif bir kişiliğe sahip olan Hasan Doğru!



"26 yaşındayım, Zonguldak/Kozlu'da doğdum ve büyüdüm. Aslen Ordulu'yum. Zonguldak'a dedem madende çalışmak için gelmiş. Solistlik ve oyunculuk her zaman hayalini kurduğum işler olduğu için liseden sonra Belediye Kültür Merkezi'nde müdür olan komşumuz Abdullah Bey'in yardımıyla Tiyatro Arın adlı grupta rol alıp, tiyatro sınavlarına çalışmaya başladım. Tiyatro sınavlarını iki kere denedim, başarısız oldum. İkinci denemenin ardından Zonguldak'ta opera bölümünün açıldığını duydum. Ilk denememde sınavı kazandım ve opera bölümünün ilk öğrencilerinden ve ilk mezunlarından oldum." diye anlatmış kendisini.



Hasan Bey'in bendeki hikayesini anlatmak istiyorum önce size. Teyzem var bir tane. O Ses Türkiye'ye falan bayılır. İstanbul'da yaşıyor kendisi ve O Ses'in çekimlerinden birine gitti.

Ben evde uyuyordum, telefonum çaldı. Telefonu açmamla birlikte alo bile diyemeden teyzemin tepkisi aynen şu "Ayy bir adam geldi, inanamazsın. Opera sanatçısıymış kendisi. Bir Caruso söylüyor ki ağzın açık kalır. Bir naif, bir naif anlatamam. Gökhan'ın takımında. Nasıl sevindim anlatamam." 
Eee? Bütün heyecan kaçtı?

Neyse tabiiki tüm jüri üyelerinin koltuğunu döndürmeyi başardı Hasan abimiz, tercihi Gökhan'dan yana oldu ve şu an finaldeler.


Gökhan'ı seçerek yarışmadaki en önemli doğrusunu yaptı. Çünkü dün de dediğim gibi Gökhan, O Ses'i çok farklı bir boyuta taşıdı.

Opera okuyan Hasan'a Opera-Rock albümü yaptırabilecek kadar başka bir boyuta.


Sesiyle oradaki tüm jürileri cebinden çıkarabilecek 3 kişinin düellosuna gelirsek eğer, düellonun seyir ve kulak zevki oldukça yüksek. Ancak Melis benim Top 5'imdeydi ve elenmesine çoook çook üzüldüm. Her ne kadar Ebru Gündeş'in takımına sonradan girse de kısa sürede elendi. Bu beni çookça üzdü, umarım ilerleyen günlerde müzikle ilgili birşeyler yapmaya devam eder de ben de keyifli anlatırım blogta.


Jüri onu her övüşünde omuzlarını çeke çeke sevinen papyonunu yediğim Hasan abi ya.
Valla evimizden biri gibi oldu kendisi. Can can.
Yaptığı müzik ne kadar Türkiye'de popüler olmasa bile bize opera sevdirebilecek biri.

Bu tarz yarışmalarda "şurdan mezunum, şunu okudum" tarzı demeçler verip Muhabbet Bağı okuyanları da duydu bu kulaklar.
Ama Hasan abi -abi diyorum artık yani o kadar seviyorum- hangi şarkıda olursa olsun giriş yapar yapmaz "Allah'ım" diyorum "işte bu, helal"

Ayrıca felaket derecede Leyla ile Mecnun'daki İsmail abiye benzettiğimi defalarca söyledim.
Hala da benzetiyorum, sizce de benzemiyorlar mı?
Bir gün mutlaka çorbasını içmeye gideceğim. Tabii ben gidene kadar çorbacı kapanmazsa :)
Dehşet derecede yanaklarını sıkasım, bir insan soyadıyla bu kadar mı uyumlu olur?
Dünyanın en sempatik insanları sıralamamda TOP 5'te kendisi.
O kadar yarıştı, o kadar şarkı söyledi. Daha elinde mikrofon konuşup yorum yaptığını hatırlamıyorum.
Sadece işini harika yapıp finale çıktı.
Böyle müzisyenlerin oluşu beni gerçekten gururlandırıyor ve son zamanlardaki saçma üstü müzik dinleyicileri açısından üzülmemeye başlıyorum.
Ve en sevdiğim türküyle bitiriyorum yazıyı. Ah Bir Ataş Ver.
Bir de Hasan'dan dinleyelim.

En favorimi sona sakladım, ama o olmazsa Hasan O Ses olsun istiyorum ben.
4-3-2-1 şeklinde geldi zaten yazılar, favorilik sırasına göre yani..
Sevgiler kocaman.
Yarın en favorim Mert'in yazısı gelecek, görüşmek üzereee :)