O Ses Türkiye Final-Abdullah Civliz

Selamlar, günün ikinci yazısıyla karşınızdayım.
Bu sefer konuğum Mikrofon tutuşu bile asil yarışmacı Abdullah Civliz.

"29 Mayıs 1986 yılında Kastamonu'nun Tosya ilçesinde doğdum. Çalışmayı sevdiğim için, küçük yaşlarda yaz tatillerinde çıraklık yaptım. Televizyon tamircisinde, bıçakçıda, helvacıda, marangozda... Lise son sınıfa kadar Tosya'da yaşadım. Küçük bir yer olduğu için sosyal imkanlarımız sınırlıydı. Bunun artısı hep onlarla vakit geçirdiğim için, kardeşlerim diyebileceğim arkadaşlarım oldu. Müzik,tiyatro ve futbol, hayatımın tamamıydı. 2005 yılında üniversite için Eskişehir'e geldim. İşletme bölümü okurken bir yandan da fotoğrafçılık yaptım ve sanat müziği konserlerinin haricinde mehter takımıyla çalıştım." diye tanımlamış kendisini.

Yarışmanın en başından, sonuna kadar takdir ettiğim, yormayan, naif, tok sesi ile favorilerim arasında gösterdiğim bir yarışmacı kendisi.

Hele bir hareketi var ki -birazdan bahsedeceğim- tamamıyla takdir ettim. Görsem tebrik edip alnından öpeceğim o denli.

Normalde Türk Sanat Müziği ile aram iyi değildir. Pek dinlemem ve söylemem. Ancak o kadar güzel bir sese sahip ki Abdullah Bey, her dinlediğimde beni kendisine hayran bırakıyor. Yaşadıklarından olsa gerek, yaşından çok olgun duruşu beni etkileyen diğer bir faktör.

İlk elemelerde Söyleyemem Derdimi isimli parçayla Murat Boz'un koltuğunu son anda döndürüp yarışmaya devam etme hakkı kazanmıştı.
Ancak hala anlayamadığım bir şey var. Bu kadar temiz bir sese, yoruma neden bir kişi döner?
"Mehter takımıyla çalışıyorum" dediğinde Gökhan'ın yüzündeki o pişmanlığı gördüm ve dedim ki "Eğer Gökhan'ın takımında olsa, Gökhan ile finale yürürdü" 

Ki öyle de oldu. Bu yıl değişen O Ses Türkiye formatı ile düellolarda -ya da düvello mu demeliyim :)- elenen yarışmacı başka bir jüri üyesinin takımına girip yoluna devam edebiliyor, Murat Boz'un takımında diğer bir favorim Güven'di Abdullah beyin dü(v)ellodaki rakibi. Bu eşleşme Murat Boz'un O Ses Türkiye'de yaptığı en büyük hataydı bence. Murat Boz'un takımında Top 3'ümün iki yarışmacısı aynı düellodaydı. Çok büyük hata. Verdiği kararı da yanlış buldum, düelloda Abdullah bey çok daha iyiydi çünkü. Ama ne yalan söyleyeyim Gökhan'ın takımında olmasına çok sevindim. 
Şarkı söylerken sağ elinin ilk üç parmağını bir araya getirip aşağı yukarı hareket ettirip ritim tutmasına hasta olduğumuz genel bir kanı sanıyorum. Yaptığı müziğin karakterini taşıyor, efendi mi efendi bir abimiz. O Ses'e hep böyle sesler gelecekse özeti bile izlerim, net.

Bu performans hakkında birkaç birşey söylemek istiyorum.
Şarkı söylemek sadece sesten ibaret değildir. Sahneniz, kostümünüz herşeyinizle bir bütündür.
O Ses Türkiye'de birçok defa dansçılar, enstrümanlar vs. kullanıldı.
Abdullah Bey elemelere katıldığı ilk günden mehteran olduğunu söyledi, Gökhan da Abdullah beyi Murat Boz'un takımından kendi takımına transfer ederken mehter marşıyla transfer etti.
Canlı yayınlarda rakip takımların yarışmacılarıyla karşılaşırken kozlarınızı öne sürersiniz.
Bu kozları görüp, önlem almıyorsanız sonunda ağlamamalısınız.
Üstelik Gökhan üstüne basa basa basa "Şarkıyı ben seçtim" diyorken..
Normalde insanların gözyaşlarını sorgulayan birisi değilim ama sahte gözyaşları olduğu çok netti. Bir sonraki hafta yarışmacı çok farklı birşey mi yaptı?

Halk senin vasatlığını yüzüne yüzüne çakıyor. Dünya'nin en vasat halkı senin vasatlığını yüzüne vuruyorsa eğer otur bi' düşün kadın be. Adamın mehter söylediği ilk programdan beri belli. Helal olsun Abdullah. Adam gibi adamsın.

Etik olmadığının söylenmesiyle haksızlık olduğunu düşünüp tekrar performans sergilemeyi teklif etmek her babayiğidin harcı değil.
Ben diğer yarışmacının yerinde olsam Abdullah Bey'e teşekkür eder, hakkıyla aldığını kabul edip tekrar yarışmak istemezdim. Ama o bunu yapmadı. 
Ertesi hafta hayatımda ilk kez bir yarışmacıya oy gönderdim. Bir daha olsa bir daha gönderirim.
Ve sonuç tabiiki değişmedi.
İntikamı acı oldu :)


Ciddi anlamda finale çıkmasını istediğim birisiydi, bu nedenle çok mutluyum onu finalde görebilmemizden ötürü.
İnanın ülkemizde böyle hem sesi, hem karakteri güzel efendi müzisyenlere çok ihtiyacımız var.
Herkes onun yaptığı yürekliliği yapmazdı.
Tekrar kendisini tebrik ediyorum, ve eğlenceli bir performansıyla yazıyı sonlandırıyorum.
Yarın Hasan ve Mert yazılarında görüşmek üzere, hoşçakalın :)