Selamlar.
Biraz bir ara verdik, teknik sebeplerden, bilgisayarsızlığımdan, grip salgını yüzünden vs. Hala gribim geçmiş sayılmaz ama bu yazıyı biraz daha geciktirseydim kafayı yerdim.
Ve bu yazı X Factor ile ilgili.
Yazıda yarışma hakkındaki genel görüşüm, jüri ve yarışmacılar hakkındaki yorumlarım olacak, çünkü benim yorumum çok önemliydi :p
Favoriler de en sonda :)
Başlayalım.

X Factor, ilk olarak 4 Eylül 2004 tarihinde Birleşik Krallık'ta yayınlanmaya başlamış şu an Türkiye'nin de içinde bulunduğu yaklaşık 45 ülkede yayınlanan televizyon şarkı yarışması.
Türkiye'de Kanal D'de yayınlanan ve yapımcılığını Med Yapım'ın üstlendiği bu yarışmada; yarışmacılar halkın oylarını almak ve 2.000.000 TL ödül için yarışıyorlar. X Factor, şu ana kadar One Direction, James Arthur gibi pek çok ismi bizlerle buluşturdu.
İlk başta Mustafa Ceceli yarışmanın 4 jüri arasından birisi seçilse de daha sonra Twitter hesabından teknik sorunlardan dolayı yarışmadan ayrıldığını ve yerini dostu Emre Aydın'a bıraktığını açıkladı. Geri kalan üç jüri koltuğunda ise Ziynet Sali, Ömer Karacan ve benim kendisini garip bir şekilde jüri koltuğunda görmeyi özlediğim Armağan Çağlayan oturuyor.
Yarışmanın sunuculuğunu ise Kadir Doğulu üstlenmiş. X Factor'ün ilk bölümü 10 Şubat 2014'te yayınlandı.
“X Factor”ün konusunda uzman 4 kişilik jürisi, Türkiye’nin dört bir yanından gelecek olan yarışmacı adaylarını binlerce kişinin önünde dinleyecek ve star ışığı olan 12 yarışmacıyı seçecek. Yarışmacılar “X Factor”e ister tek başlarına isterlerse de gruplarıyla katılarak performanslarını sergileyebilecek.
Türkiye'de ses yarışmalarında, star çıkarma tarzı yarışmalarda insanların yeteneklerinden, azimlerinden çok yaşadıkları olayları, acitasyon ile göstermeye bayılıyoruz nedense.
Mesela; ilk fragman. Bir genç kız görüyoruz. jüri kıza babasıyla ilgili bir şeyler söylüyor ve anlıyoruz ki kızın babasıyla problemleri var. Müzik yapmasını istemiyormuş vs. Sonra kızın ağlayan ağır çekim hallerini görüyoruz. Güzel acitasyon.
Mesela; ilk fragman. Bir genç kız görüyoruz. jüri kıza babasıyla ilgili bir şeyler söylüyor ve anlıyoruz ki kızın babasıyla problemleri var. Müzik yapmasını istemiyormuş vs. Sonra kızın ağlayan ağır çekim hallerini görüyoruz. Güzel acitasyon.
Ardından kızın o müthiş (?) sesinin yükselişi eşliğinde herkesin şok oluşunu (?) ve kızın annesinin ağlayışını izliyoruz ve yüreğimiz parçalanıyor. (burada kustum)
Ardından bölüm içinde Ferah'ın performansından önce Ferhat Göçer'den "Kızım" şarkısını duyuyoruz. Ya bir kerede şu insanların yeteneklerini konuşalım şu ülkede. İstisnası yok değil ama Türkiye'de televizyon izlemek zaman kaybından başka birşey değil.
Yapımcı denilen kan emicilerinin "reytiiing, reytiing vuuoaa" diyerek ellerini ovuşturması Ferah'ın ne gözyaşlarını ne de hissettiklerini daha değersiz yapmaz, yapmamalı. Ama öyle bir duruma geldik ki, artık insanların gözyaşlarını sorguluyoruz, çok fazla örnek var bu konuda. Ben insanların böyle maymun edilmesini izlerken yapım şirketleri adına utanıyorum ya. Kimseyle dalga geçmek gibi bir niyetim yok ama bu insanlar böyle güzel seslerine, yeteneklerine rağmen neden gidip acı ve dram üzerine oynuyorlar, aklım almıyor.
Jürileri konuşacak olursak eğer.
Armağan Çağlayan

Efsane geri döndü jfhsdgjsd. Yahu ben Armağan Çağlayan'ı televizyonda görmeyi ne kadar özlemişim. Düşünün artık hayatımın ne kadar renkli ve heyecanlı olduğunu. X Factor'un fragmanının çıkmasıyla birlikte, Armağan'ı görüp "anaaa Armağan laaan" diye sevindim.
Eleştirilerinin sertlik, kırıcılık derecesinin biraz da olsa hafiflediğini, eskisi kadar antipatik olmadığını ve "hah, olmuş" dedirttiğini görsem de İlyas'ın İncir performansı öncesi ve sonrası söylediklerin olmadı sevgili Armağan'cığım. Bu yazıyı okuyorsan eğer, diyeceklerin için şunu diyorum "risk almak bazen iyidir."
Armağan Çağlayan bence kesinlikle jüri olmak için doğmuş.
dipnot: Gözleri çok güzel.
Emre Aydın

Emre Aydın hakkında cidden daha fazla konuşmamı istiyor musunuz, bilmiyorum. Bloğumda yazılarını yazayım diye kesinlikle anlaşmadık.
Beni azıcık tanıyanlar bilir. Emre Aydın; benim duruşuyla, kişiliğiyle, müziğiyle herşeyiyle Türkiye'de en en en sevdiğim sanatçılar listesinin ilk sırasını Afili Yalnızlık'tan beri çekiyor.
Beni azıcık tanıyanlar bilir. Emre Aydın; benim duruşuyla, kişiliğiyle, müziğiyle herşeyiyle Türkiye'de en en en sevdiğim sanatçılar listesinin ilk sırasını Afili Yalnızlık'tan beri çekiyor.
Yarışmanın bir tanımını daha yapmam gerekiyorsa eğer: Emre Aydın olmasa izlemem derim.
Ünlü olmadan önce neyse hala o olduğu çok belli.
Müzik bilgisiyle, yarışmacılara "hayır" derken gözünün içine bakamamasıyla, Sergen'e yaptığı o büyük iyilikle o jüri masasında oturan herkesi 45987493'e katlar.
Çok yetenekli bir adam, tüm herşeyin dışında. Söz yazarlığı, besteciliği dışında neffis fotoğraflar da çekiyor. (merak edenler için buraya bir tık)
Şu adama "sesi yok" diyenin müzikten zerre anladığını düşünmüyorum. Ses 7 oktav olmakla bitmez. Kuyruğuna basılmış gibi bağırmak da müzik değil, müzikal kalite hiiç hiiç değil. Ses rengi ve his diye birşey var.
Müzikten, notadan adam diyorum ben Emre Aydın'a, hep böyle olacak benim için.
Geçen yine bir Emre Aydın yazısı yazarken söylemiştim "Emre Aydın, Türk müziğin bel kemiğidir; Avrupa'ya açılan kapısıdır" diye sözüme bir şey daha ekliyorum "Avrupa müziğinin, Türkiye'ye açılan da kapısıdır." Şu adama bir sahip çıkalım. -dedeye de tabi-
Yıl oldu 2014; hala Emre Aydın konserine gitmemiş insanlar var, GİDİN.
Yıl oldu 2014; hala Soğuk Odalar-Klima/kombi şakası yapanlar var. YAPMAYIN.
Yıl oldu 2014 hala "aa Emre Aydın gülüyoomuuuaaş" diyenler var. SİZ HİÇ KONUŞMAYIN!
dipnot: Hala "Emre Aydın fuları gelmiştir" diye bir yazı görmedim, hiçbir dükkanda. Öldük mü acaba?
dipnot 2: Eveet Emre Aydın gülüyomuuuuaaş.
Ziynet Sali

X Factor başladığından beri, her programın ertesi günü internet sitelerinin başlığı "Ziynet göz yaşlarını tutamadı." oluyordu. İlk başlarda ben de çok yadırgadım, "yahu buna da ağlanır mı" dedim, kabul ama sonra Herşey Güzel Olacak klibinin yönetmeni Nihat Odabaşı'nın bir konuşmasını izledim, neredeydi hatırlamıyorum tam. O klibi çekerlerken de ağladığından söz ediyordu Nihat Odabaşı. Sanıyorum ki aşırı duygusal ve şarkıları hisseden birisi.
Onun dışında Ziynet Sali arabada giderken, yada bilgisayar başındayken filan rastgeldiğimde dinlediğim birisiydi ancak gördüm ki sempatik ve eğlenceli birisi.
Sanırım insanlar Emre Aydın'ın ağlayacağını sanıyorlardı, ters tepki olmuş biraz. Jüri üyeliği yapan diğer bayan sesler gibi -hadi ama tahmin etmesi zor değil?- çok ön plana çıkmaya çalışmıyor. Sesten anlıyor, fazla duygusal.
Hem enerjik, hem duygusal bir kadın gözümde.
Bir şarkı duyduğunda anında moda girip hislenirken, 5 dk sonra ortamı neşelendirebiliyor.
X Factor'ün -o ses türkiye- Hadise şubesi...
Bir dipnotta kuaförüne: N'olur saçlarını öyle yapmayın..
Ömer Karacan

Ömer Karacan, Number One kanal ve radyosunun kurucusu bildiğim kadarıyla. Bir zamanlar TRT'de program da yapmış.
Çok iyi bir müzik dinleyicisi olduğunu düşünüyorum. Sevdiği şarkılardan falan bahsettiği anlar önemli benim için.
Ama sevgili Ömer Karacan, niye eledin sen o Gülnar İdrisova'yı yahu. O benim TOP 5'imdeydi. En en en iyi vokallerden birisiydi. Bence çok büyük hata yaptı ama o kadar samimi ve o kadar naif bir yüzü var ki kızamadım. O kızı ben 24 saat dinlerdim Ömercim n'aptın?
dipnot:Gömlekleri nasıl yakışıyor belli değil. -arabalı olan favorim-
Gelelim favorilere.
5. MEHTAP&ŞAHİN
İkisinin enerjisini çok çok seviyorum, doğru şarkılarla daha iyi yerlere geleceklerine inanıyorum.
4.EMİR VE ÖZGÜR
Hatırladığım kadarıyla ikisi ayrı ayrı katılmışlardı yarışmaya, sonrasında jüri birleşebileceklerini önermişti ve birleştiler.
Garip bir şekilde 48 saatlik provayla bile olsa ben ikisinin kimyasını çook çook beğendim.
Tabi yolları uzun çook çalışmaları gerekiyor. Ama güzel işler çıkacak gibi.
3.FERAH ZEYDAN
İlk performansını çook çook beğenmesem de çoğu kişiden iyiydi ilk elemelerde. Ama ben ilk elemelerden sonra biraz fazla abartıldığını düşünüyorum. Çünkü biz milletçe tizden söyleyebilen, detone olmayan her sese harika diyoruz. Ama tabiki bu ülkede "bebekte üç beş tur atarım","aşk bu kızılötesi, yaralı müzesi; hareket edemem" şarkılarını yapan kişiler şarkı söyleyebiliyorsa böyle seslere asla asla kötü demem. Ki ikinci performansında ne kadar yanıldığımı gösterdi Ferah bana, muhtemelen ilk performans heyecanından ötürü, mazur görmek gerek.
O kadar tatlı ve o kadar temiz bir kalbi var ki. Bir hafta oldu olmadı, Mersin'deydim. Arkadaşlarımın ısrarı üzerine gittim konserine. "Bir Kitap Bir Umut" organizasyonunda.
Harikaydı tek kelimeyle.
Umarım iyi niyeti insanlar tarafından sömürülmez, çalıştığı ve vazgeçmediği takdirde hariika bir şarkıcı olacağını düşünüyorum.
2.CUMALİ ÖZKAYA
Ben bu sese yorum yapamıyorum. Siz yapın lütfen.
Çok pürüzsüz, insanın içine işleyen bir sesi var.
Yarışmayı falan bıraksın bir gazel albümü çıkarsın sabah akşam dinleyelim. Armağan Çağlayan'ın dediği gibi "Hiçbir ses senin sesinden güzel değil" ve tabiiki Emre Aydın'ın dediği gibi "En iyi üç yorumcudan birisiniz, herkesi dahil ediyorum buna."
1.İLYAS YALÇINTAŞ
Adını yazdıktan sonra, onun hakkında konuşmama gerek kalmadı bence. Defalarca konuştum hakkımda, defalarca da konuşurum.
Mü-kem-mel bir ses!
Çok içli söylüyor yahu. İlyas; incirler olana kadar kalsaydın bari.
İlyas'ın sesini duyduğum an kilitlendim ekrana. Tüylerim diken diken oldu.
Enfees enfees. Bu çocuğa biri albüm yapsın, birinci olamazsa Emre Aydın 565'e katsın. Hep şarkılar söylesin biz içlenelim böyle. Sesindeki duygunun onda biri bende olsaydı dünyanın en mutlu insanı olurdum. O nasıl şarkı söylemektir? Bir an önce albümü çıksın, konseri olsun. En önde olmayan da Demet Akalın olsun.
Sesinin a-şı-ğı-yım. Kısık gözlerden, yandan gülüşten, düzgün burun, ten rengi, sakallar ve saç şeklinden bahsetmiyorum bile.
Bir de, hiç de öyle "babam öldü" acitesi yapmadı. Babası ölmüş, annesiyle yaşıyormuş, gitar çalarmış. Bu kadar söyledi. Arkada acılı müzikle bi' ton ağır çekim duygusala bağlama klibi izlemedik onunla ilgili. (ya da benim görmediğim olduysa bilmiyorum, umarım olmamıştır ve olmaz da) çıktı ve okudu. Ve herkes duydu, gördü. bu kadar. Acıklı klibe, duygusal konuşmalara gerek yok. Bahsettiğim şey bu işte.
Muazzam ama pek tanınmamış bir şarkıyı, alışıldık formattaki bir programda; ama alışılmamış şekilde rahat ve anormal şekilde iyi söyledi bu adam. Sesinin gücü, sahnedeki duruşu, karizması, rahatlığı, şarkıdaki duyguyu seyircilere iletmesiyle efsane bir sanatçı ve performans izledim diyebilirim.
Zerre tanımam, ama diyorum ki BINI GİL İLYAAS BINII GİİİİL.